≡ Menü

Temel olarak üçüncü göz, bir iç göz, maddi olmayan yapıları algılama yeteneği ve daha yüksek bilgi anlamına gelir. Çakra teorisinde üçüncü göz aynı zamanda alın çakrasıyla eş anlamlıdır ve bilgelik ve bilgiyi temsil eder. Açık bir üçüncü göz, bize gelen daha yüksek bilgiden bilginin emilmesi anlamına gelir. Bir kişi maddi olmayan evrenle yoğun bir şekilde uğraştığında, Eğer güçlü aydınlanmalar ve içgörüler elde ettiyseniz ve gerçek ruhsal bağlantıların kökenlerini giderek daha fazla sezgisel olarak yorumlayabiliyorsanız, açılmış bir üçüncü gözden söz edebilirsiniz.

Üçüncü gözü aç

Kendi üçüncü gözümüzü açmamızı engelleyen çeşitli etkenler vardır. Bir yanda, zihnimizi bulandıran ve kendi sezgisel yeteneklerimizi büyük ölçüde azaltmamızı sağlayan (epifiz bezinin kireçlenmesi) çeşitli olumsuz çevresel etkiler ve gıda toksinleri vardır. Öte yandan bu, içimizde derinlerde yaratılmış olan koşullanmalardan kaynaklanmaktadır. Bilinçaltı demirlenir ve biz insanlar olarak yaşam yargılamasından geçmemize neden olur. İnsanlar olarak, kendi şartlanmış ve miras aldığımız dünya görüşümüze uymayan şeylerle sıklıkla alay ederiz ve dolayısıyla kendi ufkumuzu baltalarız. Bu şekilde zihnimizi kapatırız ve kendi zihinsel yeteneklerimizi ciddi şekilde sınırlandırırız. Ancak açık bir üçüncü göz, olayları kesin olarak yorumlayabileceğimiz anlamına gelir ve sezgisel zihnimizle çalışmamızı ve aynı madalyonun her iki tarafını da incelememizi gerektirir. Eğer bunu yaparsak ve görünüşte “soyut” olan bilgiye gülümsemeyi bırakırsak, onu daha fazla sorgularsak ve onunla nesnel bir şekilde ilgilenirsek, kendi bilincimizi büyük ölçüde genişletebilir ve evrensel bilgiyi bir kez daha kendi zihnimizde meşrulaştırabiliriz.

Her türlü destekten mutluyum ❤ 

Leave a Comment