≡ Menü
kendini sevmek

Kendini sevme, şu sıralar giderek daha fazla insanın uğraştığı bir konu. Kendini sevmeyi kibirle, bencillikle, hatta narsisizmle bir tutmamak gerekir, hatta tam tersi söz konusudur. Kendini sevmek kişinin gelişmesi, olumlu bir gerçekliğin ortaya çıktığı bilinç durumunu gerçekleştirmesi için gereklidir. Kendini sevmeyen insanların özgüvenleri azdır, Kendi fiziksel bedenlerine günlük olarak yük oluyorlar, olumsuz yönde yönlendirilmiş bir zihin yaratıyorlar ve sonuç olarak yalnızca doğası gereği olumsuz olan şeyleri kendi hayatlarına çekiyorlar.

Kendini sevme eksikliğinin ölümcül sonuçları

Kendini sevme eksikliğiÜnlü Hintli filozof Osho şunu söylemiştir: Kendinizi sevdiğinizde etrafınızdakileri de seversiniz. Kendinden nefret edersen etrafındakilerden de nefret edersin. Başkalarıyla olan ilişkiniz sadece kendinizin bir yansımasıdır.Osho bu alıntıda kesinlikle haklıydı. Kendilerini sevmeyen, daha doğrusu kendini çok az seven insanlar genellikle kendileriyle ilgili memnuniyetsizliklerini diğer insanlara yansıtırlar. Sonunda tüm dış durumlarda algılanan hayal kırıklığı ortaya çıkar. Bu bağlamda dış dünyanın yalnızca kendi iç durumunuzun bir yansıması olduğunu anlamak da önemlidir. Mesela nefretle dolduğunuzda o içsel tutumu, o içsel nefreti dış dünyanıza aktarırsınız. Hayata olumsuz bir bakış açısıyla bakmaya başlıyorsunuz ve sayısız şeye karşı nefret geliştiriyorsunuz, hatta hayatın kendisine karşı nefret. Ama bu nefret yalnızca kendinizden geliyor, bu sizde bir şeylerin ters gittiğinin, pek sevmediğinizin önemli bir göstergesi. Kendinizi çok az seviyorsunuz ve hatta muhtemelen çok düşük bir duygusal özdeşleşmeye sahipsiniz. Kişi kendinden memnun değildir, birçok şeyde sadece kötüyü görür ve bu nedenle kendini düşük titreşime hapsolur. Bu da kişinin kendi ruhunu zorlar ve ruhsal gelişimi durma noktasına gelir. Elbette sürekli olarak zihinsel ve ruhsal olarak gelişiyorsunuz, ancak bu daha fazla gelişme süreci durma noktasına gelebilir. Kendini sevmeyen insanlar kendi duygusal gelişimlerini engellerler, her gün kendilerini kötü hissederler ve sonuç olarak bu içsel tatminsizliği etrafa yayarlar.

Ne olduğunuzu, ne düşündüğünüzü, ne hissettiğinizi, kendi kanaat ve inançlarınıza neyin karşılık geldiğini yayarsınız ve sonra çekersiniz..!!

Gözler donuklaşır, kişinin kendi parlaklığı kaybolur ve başkaları kendindeki öz sevginin eksikliğini fark eder. Sonuçta her zaman ne düşündüğünüzü, ne hissettiğinizi ve ne olduğunuzu yansıtırsınız. Bu, tam da bu şekilde kendini sevme eksikliğinin çoğu zaman suçlamaya yol açmasıdır. Kendi tatminsizliğiniz için başkalarını suçlayabilir, kendi içinize bakamayabilir ve sorunlarınızı yalnızca diğer insanlara yansıtabilirsiniz.

Potansiyelinizi açığa çıkarın ve kendi yarattığınız acıya son verin. Bu çelişkileri zihniniz yarattı ve bu çelişkileri yalnızca zihniniz sonlandırabilir..!!

Yargılamalar ortaya çıkar ve kişinin kendi ruhu giderek zayıflar. Ancak günün sonunda her zaman kendi hayatınızdan siz sorumlusunuz. Durumunuzdan başka hiç kimse sorumlu değil, çektiğiniz acıdan başka hiç kimse sorumlu değil. Bu açıdan bakıldığında, bir bütün olarak hayat aynı zamanda kişinin kendi zihninin, kendi zihinsel hayal gücünün bir ürünüdür. Şimdiye kadar fark ettiğiniz her şey, her eylem, her yaşam durumu, her duygusal durum, yalnızca sizin kendi bilinç durumunuzdan ortaya çıktı. Bu nedenle bunun yeniden farkına varılması önemlidir. Yaşam durumunuzdan yalnızca sizin sorumlu olduğunuzu ve yalnızca sizin, kendi zihninizin yardımıyla bu durumu yeniden değiştirebileceğinizi anlayın. Bu yalnızca size ve kendi düşüncelerinizin gücüne bağlıdır. Bunu aklınızda tutarak sağlıklı kalın, mutlu kalın ve uyum içinde bir hayat yaşayın.

Leave a Comment