≡ Menü

Günümüz dünyasında düzenli olarak hastalanmak normaldir. Örneğin çoğu insan için ara sıra grip, soğuk algınlığı, orta kulak veya boğaz ağrısına yakalanmak alışılmadık bir durum değildir. Daha sonraki yaşlarda diyabet, demans, kanser, kalp krizi veya diğer koroner hastalıklar gibi komplikasyonların ortaya çıkması doğaldır. Hemen hemen herkesin hayatı boyunca bazı hastalıklara yakalanacağına ve bunun (birkaç önleyici tedbir dışında) önlenemeyeceğine tamamen inanılmaktadır. Peki neden insanlar çok çeşitli hastalıklara yakalanmaya devam ediyor? Bağışıklık sistemimiz neden görünüşte kalıcı olarak zayıflıyor ve diğer patojenlerle aktif olarak baş edemiyor?

Biz insanlar kendimizi zehirliyoruz..!!

kendini iyileştirmeSonuçta, biz insanların sürekli olarak kendimizi zehirlememizin sorumlusunun kendi kendimize yüklediğimiz çeşitli yükler olduğu görülüyor. Kendi fiziksel yapımızı sürekli olarak zayıflatan ve dolayısıyla kendi titreşim frekansımızı düşüren, kendi yarattığımız çeşitli düşünceler, davranışlar, inançlar ve takılıp kalmış düşünce kalıpları. Bu nedenle herhangi bir hastalığın gelişiminden öncelikle zihnimiz sorumludur. Her hastalık ilk olarak bilincimizde doğar. Olumsuz düşünceler, acılarımızın kökleri, acı verici anlara veya biçimlendirici yaşam durumlarına kadar uzanabilir. Bunlar genellikle hayatımız boyunca bize eşlik eden erken çocukluk travmalarıdır. Bilinçaltımızın derinliklerinde depolanan/entegre edilen ve daha sonra kendi fiziksel bedenimizde tezahür edebilen olumsuz veya acı verici durumlar hakkındaki düşünceler. Öncelikle titreşim frekansımızı kalıcı olarak düşüren, ikinci olarak zihinsel yeteneklerimizi sınırlayan, üçüncü olarak da bağışıklık sistemimizi kalıcı olarak zayıflatan bir zihinsel kirlilik, olumsuz düşünce spektrumu. Örneğin, eğer bir kişi ara sıra öfkeli, kinci, yargılayıcı, kıskanç, açgözlü ve hatta endişeli (gelecekten korkuyorsa) bu bizim kendi titreşim frekansımızı azaltır ve bu da kendi sağlığımız üzerinde çok zararlı bir etkiye neden olur. Bağışıklık sistemimiz zayıflıyor, hücre ortamımızın durumu bozuluyor (asitlenme - denge yok) ve bunun sonucunda tüm fiziksel ve psikolojik yapımız zarar görüyor. Kendi zihinsel yeteneklerimizin kötüye kullanılmasından kaynaklanan ruhsal zehirlenme, kendi ince bedenimizi zorlar. Enerji akışı (meridyenler ve çakralar aracılığıyla) durur, çakralarımızın dönüşleri yavaşlar, bloke olur/yoğunlaşır ve yaşam enerjimiz artık serbestçe akamaz. 7 ana çakramız kendi düşüncelerimizle yakından bağlantılıdır. Örneğin varoluşsal korkular kök çakrayı bloke ederek bu bölgedeki enerji akışının dengesizleşmesine neden olur. Daha sonra bu alan kontaminasyona/hastalığa daha duyarlı hale gelir.

Kendi zihinsel spektrumumuz ne kadar olumlu olursa, kendi akıl/beden/ruh sistemimiz de o kadar güçlü olur..!!

Bu nedenle, kendi prangalarınızı serbest bırakmanız ve yavaş yavaş olumlu bir düşünce yelpazesi oluşturmanız önemlidir. Sorunlar veya sizin zihinsel sorunlarınız kendi kendine çözülmez, ancak tam bilinç durumumuzu kullanmayı gerektirir. Odaklanmamız içsel varlığımız, kendi ruhumuz, kendi ideallerimiz, kalbimizin arzuları, hayallerimiz ve aynı zamanda çoğu zaman içsel huzursuzluğa neden olabilecek kendi inançlarımız üzerinde olmalıdır. Aynı şekilde, kendi diyetinizi de değiştirmeniz şiddetle tavsiye edilir. Biz insanlar günümüz dünyasında çok rahatız ve hazır ürünlere, fast food'a, tatlılara, meşrubatlara vs. çok fazla güveniyoruz.

Doğal bir diyet harikalar yaratabilir. Kendi bilincimizi arındırabilir ve aynı zamanda titreşim frekansımıza ilham verebilir..!!

Bununla birlikte, enerji açısından yoğun olan bu yiyeceklerin kendi titreşim frekansımız üzerinde büyük bir etkisi vardır. Her gün halsizleşiriz, yoruluruz, depresyona gireriz, içsel olarak dengesizleşiriz ve kendi yaşam enerjimizi çalarız. Elbette kötü beslenme yalnızca kendi zihninize bağlanabilir. Tekrar tekrar farkına varılması gereken, enerji açısından yoğun/yapay gıdalar hakkındaki düşünceler. Bu, kendi zihnimize hakim olan bir bağımlılığa tabidir. Bunu başarabilir ve günlük kısır döngüden kurtulabilirseniz, tekrar doğal beslenmeyi uygulayabilirseniz, bu durum kendi titreşim frekansımıza da çok olumlu etki edecektir. Kendimizi daha hafif, daha enerjik, daha neşeli hissederiz ve böylece kendi kendimizi iyileştirme güçlerimizi otodidaktik bir şekilde geliştiririz. Her hastalık olmasa da hemen hemen her hastalık, yalnızca doğal bir diyetle etkili bir şekilde tedavi edilebilir. Fiziksel açıdan bakıldığında hastalıklar oksijen açısından fakir ve asidik hücre ortamından kaynaklanır. Bu hücre hasarı doğal/alkali beslenmeyle kısa sürede telafi edilebilir. Dolayısıyla, yeniden tamamen doğal beslenmeyi başarırsanız ve olumlu/uyumlu bir düşünce yelpazesi oluşturmayı başarırsanız, o zaman kendi kendini iyileştirme güçlerinizi geliştirmenizin önünde hiçbir şey duramaz. Zihin ve beden dengeli + uyumlu bir durumda kalır ve bunun sonucunda artık hastalıklar ortaya çıkmaz. Bunu akılda tutarak sağlıklı kalın, mutlu kalın ve uyum içinde bir hayat yaşayın.

Leave a Comment

Cevabı iptal

    • Anna Harvanova 14. 2021, 8: 46

      Teşekkür ederim, çok şey öğrendim

      cevap
    • Weichelt 20. 2021, 21: 06

      Merhaba, 5 yıl önce yemek borusu tümörüne yakalandım ve doktorların hayatımı kurtarabilmelerine sevindim. O zamandan beri şiddetli sinir ve yara izi ağrılarından acı çekiyordum. Ben şimdi ölmüş olurdum, kendinize dikkat etmelisiniz ve aynı zamanda ağrınız varsa mutlaka bir uzmana danışın, onsuz işe yaramaz.

      cevap
    Weichelt 20. 2021, 21: 06

    Merhaba, 5 yıl önce yemek borusu tümörüne yakalandım ve doktorların hayatımı kurtarabilmelerine sevindim. O zamandan beri şiddetli sinir ve yara izi ağrılarından acı çekiyordum. Ben şimdi ölmüş olurdum, kendinize dikkat etmelisiniz ve aynı zamanda ağrınız varsa mutlaka bir uzmana danışın, onsuz işe yaramaz.

    cevap
    • Anna Harvanova 14. 2021, 8: 46

      Teşekkür ederim, çok şey öğrendim

      cevap
    • Weichelt 20. 2021, 21: 06

      Merhaba, 5 yıl önce yemek borusu tümörüne yakalandım ve doktorların hayatımı kurtarabilmelerine sevindim. O zamandan beri şiddetli sinir ve yara izi ağrılarından acı çekiyordum. Ben şimdi ölmüş olurdum, kendinize dikkat etmelisiniz ve aynı zamanda ağrınız varsa mutlaka bir uzmana danışın, onsuz işe yaramaz.

      cevap
    Weichelt 20. 2021, 21: 06

    Merhaba, 5 yıl önce yemek borusu tümörüne yakalandım ve doktorların hayatımı kurtarabilmelerine sevindim. O zamandan beri şiddetli sinir ve yara izi ağrılarından acı çekiyordum. Ben şimdi ölmüş olurdum, kendinize dikkat etmelisiniz ve aynı zamanda ağrınız varsa mutlaka bir uzmana danışın, onsuz işe yaramaz.

    cevap