≡ Menü

Zihin, bir insanın kendini ifade etmek için kullanabileceği en güçlü araçtır. Zihnin yardımıyla kendi gerçekliğimizi dilediğimiz gibi şekillendirebiliriz. Yaratıcı temelimiz sayesinde kaderimizi kendi ellerimize alabilir ve hayatı kendi fikirlerimize göre şekillendirebiliriz. Bu durum düşüncelerimiz sayesinde mümkün olmuştur. Bu bağlamda düşünceler zihnimizin temelini temsil eder, tüm varlığımız onlardan doğar ve hatta tüm yaratım sonuçta sadece zihinsel bir ifadedir. Bu zihinsel ifade sürekli değişime tabidir. Aynen aynı şekilde, her an yeni deneyimlerle kendi bilincinizi genişletir ve sürekli olarak kendi realitenizdeki değişiklikleri deneyimlersiniz. Aşağıdaki makalede neden sonunda kendi zihninizin yardımıyla kendi gerçekliğinizi değiştirdiğinizi öğreneceksiniz.

Kendi realitenizi şekillendiriyorsunuz..!!

Kendi realitenizi şekillendiriyorsunuz..!!Ruhumuz nedeniyle insanız Kendi gerçekliğimizin yaratıcısı. Bu nedenle çoğu zaman tüm evrenin etrafımızda döndüğünü hissederiz. Aslında, öyle görünüyor ki, siz kendiniz, kapsayıcı, zeki, yaratıcı bir ruhun imgesi olarak, evrenin merkezini temsil ediyorsunuz. Bu durum öncelikle kendi zihninizden kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda zihin, bilinç ile bilinçaltı arasındaki etkileşimi ifade eder. Kendi gerçekliğimiz sürekli olarak bu karmaşık etkileşimden doğar ve düşüncelerimiz de bu güçlü etkileşimin sonucudur. Bir insanın tüm yaşamı, şimdiye kadar deneyimlediği her şey, gerçekleştirdiği her eylem, sonuçta yalnızca zihinsel bir ifadedir, kişinin kendi karmaşık hayal gücünün bir ürünüdür (tüm yaşam, kişinin kendi bilincinin zihinsel bir yansımasıdır). Örneğin yeni bir bilgisayar almaya karar verirseniz ve planınızı uygulamaya koyarsanız, bu ancak bilgisayar hakkındaki düşünceleriniz sayesinde mümkün olabilir. Öncelikle zihinsel olarak buna karşılık gelen bir senaryoyu hayal edersiniz, bu örnekte bir bilgisayar satın alırsınız ve ardından eylemi gerçekleştirerek düşünceyi maddi düzeyde gerçekleştirirsiniz. Yapılan her bir eylemin veya bir kişinin tüm mevcut varlığının izi bu zihinsel olguya kadar uzanabilir. Bu nedenle yaşamın tamamı maddi değil manevidir. Ruh, maddeye hükmeder ve varoluşun en yüksek otoritesini temsil eder. Ruh her zaman önce gelir ve bu nedenle her etkinin nedenidir. Tesadüf diye bir şey yoktur, her şey çeşitli evrensel kanunlara tabidir, bu bağlamda özellikleermetik neden-sonuç ilkesi.

Tüm varoluş manevi, maddi olmayan doğadır!!

Her sonucun karşılık gelen bir nedeni vardır ve bu neden manevi/düşüncesel niteliktedir. Bu aynı zamanda hayatın özel yanıdır. Her zaman, her yerde kendi dünyamızın, kendi gerçekliğimizin, kendi kaderimizin inşacılarıyız. Bu yetenek bizi çok güçlü ve büyüleyici varlıklar yapar. Hepimizin inanılmaz derecede büyük bir yaratıcı potansiyeli var ve bu potansiyeli bireysel yollarla geliştirebiliriz. Sonuçta kendi yaratıcı güçlerinizle ne yapacağınız, hangi gerçekliği seçeceğiniz ve her şeyden önce hangi düşünceleri kendi zihninizde meşrulaştırıp daha sonra gerçekleştireceğiniz, her bir kişiye bağlıdır.

Leave a Comment