≡ Menü

Ruh maddeye hükmeder, tersi geçerli değildir. Düşüncelerimiz sayesinde bu konuda kendi gerçekliğimizi yaratır, kendi hayatlarımızı yaratır/değiştirir ve böylece kaderimizi kendi ellerimize alabiliriz. Bu bağlamda düşüncelerimiz fiziksel bedenimizle bile yakından bağlantılıdır, onun hücresel ortamını değiştirir ve bağışıklık sistemini etkiler. Sonuçta maddi varlığımız yalnızca kendi zihinsel hayal gücümüzün bir ürünüdür. Siz ne düşünüyorsanız, tam olarak neye inanıyorsanız osunuz, içsel inançlarınıza, fikirlerinize ve ideallerinize karşılık gelen şeysiniz. Bu bakımdan bedeniniz yalnızca düşüncelerinize dayanan yaşam tarzınızın bir sonucudur. Aynı şekilde hastalıklar da öncelikle insanın zihinsel spektrumunda doğar.

Bağışıklık sistemimizin zayıflaması

Düşünceler vücudumuzu etkilerBurada aynı zamanda bilinçaltımızda kök salmış ve tekrar tekrar günlük bilincimize ulaşan içsel çatışmalardan, yani zihinsel problemlerden, eski travmalardan, açık duygusal yaralardan bahsetmeyi de severiz. Bu olumsuz düşünceler bilinçaltımızda var olduğu/programlandığı sürece, bu düşüncelerin kendi fiziksel yapımız üzerinde olumsuz etkisi o kadar uzun sürer. Bu bağlamda, her insanın kendi titreşim seviyesi de vardır (karşılık gelen frekansta titreşen enerjik/süptil bir beden). Bu titreşim seviyesi sonuçta kendi zihinsel ve duygusal sağlığımız için çok önemlidir. Kendi titreşim seviyemiz ne kadar yüksek olursa, bunun sağlığımız üzerinde o kadar olumlu etkisi olur. Bilinç durumumuzun titreşim frekansı ne kadar düşük olursa, durumumuz o kadar kötü olur. Olumlu düşünceler kendi titreşim seviyemizi yükseltir, sonuç olarak kendimizi daha enerjik hissederiz, daha canlı hissederiz, daha hafif hissederiz ve hepsinden önemlisi daha olumlu düşünceler yaratırız - enerji her zaman aynı yoğunluktaki enerjiyi çeker (rezonans yasası). Sonuç olarak, olumlu duygu/bilgiyle “yüklenen” düşünceler, diğer olumlu yüklü düşünceleri de çeker. Olumsuz düşünceler de kendi titreşim frekansımızı azaltır. Sonuç olarak kendimizi daha kötü hissederiz, hayattan daha az keyif alırız, depresif ruh halleri yaşarız ve genel olarak daha az özgüvene sahip oluruz. Kendi titreşim frekansımızdaki bu azalma, kendi iç dengesizliğimizin kalıcı hissi, uzun vadede kendi ince bedenimizin aşırı yüklenmesine yol açar.

Kendi zihinsel spektrumumuz ne kadar olumsuz olursa, hastalıkların kendi vücudumuzda da gelişme olasılığı o kadar artar..!! 

Enerjisel kirlilikler ortaya çıkar ve bunlar da fiziksel bedenimize aktarılır (çakralarımız dönüş sırasında yavaşlar ve artık karşılık gelen fiziksel bölgeye yeterli enerjiyi sağlayamaz). Fiziksel beden daha sonra kirlenmeyi telafi etmek zorunda kalır ve bunu yapmak için çok fazla enerji kullanır, bu da bağışıklık sistemimizi zayıflatır ve hücre ortamını bozar, bu da hastalıkların gelişimini teşvik eder.

Her hastalık her zaman önce bilincimizde ortaya çıkar. Bu nedenle kendi bilinç durumumuzu hizalamak çok önemlidir. Yalnızca pozitif yönelimli bir bilinç durumu, uzun vadede enerjisel kirlenmeyi önleyebilir..!! 

Bu nedenle hastalıklar her zaman bilincimizde ortaya çıkar; daha doğrusu, olumsuz yönelimli bir bilinç durumunda doğarlar; birincisi sürekli olarak eksiklikle rezonans halinde olan ve ikincisi sürekli olarak eskiyle yüzleşen bir bilinç durumudur. , çözülmemiş çatışmalar. Bu nedenle biz insanlar kendimizi tamamen iyileştirebiliyoruz. Kendi kendini iyileştirme güçleri her insanda uykudadır ve bu güçler ancak kendi bilinç durumumuzu tamamen yeniden düzenlemeye başladığımızda etkinleştirilebilir. Olumlu bir gerçekliğin ortaya çıktığı bir bilinç durumu. Yokluktan ziyade bollukla rezonansa giren bir bilinç durumu.

Leave a Comment