≡ Menü
frekans

Hala birçok insanın maddi yönelimli bir zihinle (3B - EGO zihni) baktığı bir dünyada yaşıyoruz. Buna göre, maddenin her yerde mevcut olduğuna ve katı, katı bir madde veya katı, katı bir hal olarak göründüğüne otomatik olarak ikna oluruz. Bu maddeyle özdeşleşiriz, bilinç durumumuzu onunla hizalarız ve sonuç olarak sıklıkla kendi bedenimizle özdeşleşiriz. Basitçe söylemek gerekirse, insanlar sözde bir kütle birikimi veya kan ve etten oluşan tamamen fiziksel bir kütle olacaktır. Sonuçta bu varsayım tamamen yanlıştır. 3 boyutlu zihnimizden kaynaklanan bir yanılsama, bir yanılsama, bu da bizi daha çok “maddi” düşünmeye sevk ediyor. Ancak madde sonuçta düşündüğümüzden tamamen farklı bir şeydir.

Salınım – titreşim – frekans

Salınım - Titreşim - FrekansBu bağlamda dünyanın tamamı maddeden oluşmuyor, daha doğrusu zaten maddeden oluşuyor ama bizim maddeden anladığımız şey değil. Günün sonunda sabit, katı koşulların olmadığını anlamalısınız. Donmuş su, kayalar, dağlar ve hatta insan bedenleri olsun, tüm bu cisimlerin ortak bir yanı vardır; o da, derinlerde yalnızca enerjiden oluşmalarıdır. Kökenlerimizi karakterize eden şey maddi olmamadır. Enerji, salınım, titreşim, hareket, frekans hayatımızın değişmez ve sabit parçalarıdır (Evreni anlamak istiyorsanız aklıma frekans, enerji, salınım ve titreşim terimleri geliyor - Nikola Tesla, elektrik mühendisi, bizden çok ilerideydi.) onun zamanı). Bu bağlamda her şey salınan enerjiden, daha doğrusu enerji durumlarından oluşur ve bu enerjiler de karşılık gelen frekansta salınır/titreşir. Saniyedeki salınım sayısı frekansın “yüksekliğini/derinliğini” belirler. Buna göre bu sayı aynı zamanda karşılık gelen bir durumun özelliklerini de değiştirir. Enerjik yapısı saniyede çok az salınım yapan, yani düşük frekansa sahip bir durum, bizim için tipik olan maddi özellikleri kazanır. İnsanlar burada enerji açısından yoğun durumlardan bahsetmeyi de seviyorlar. Düşük titreşim frekansı nedeniyle maddi özellikler kazanan enerji. Bu bakımdan madde böyle bir hâldir, yani belli bir yoğunluğa sahip enerjik bir hâldir. Ancak madde katı, katı bir hal değil, enerjiden oluşan bir yapıdır. Bu bakımdan var olan her şey, her maddi durum da enerjiden, yoğunlaşmış enerjiden oluşur. Düşüncelerimiz ise bunun tam tersini temsil eder. Elbette hayatımız, kendi gerçekliğimiz düşüncelerden doğar ve düşünceler tezahür edebilir, ancak orijinal hallerinde değildirler.

Düşüncelerde ne mekan ne de zaman vardır, bu nedenle kendi zihinsel hayal gücümüz hiçbir sınırlamaya tabi değildir..!!

Düşünceler mekan-zamansızdır (bir şeyi hayal edin, hayal gücünüzün sınırı var mı? Uzay mı, zaman mı? Hayır! Düşüncelerde zaman ve mekan yoktur, bu nedenle sınırlamalara tabi olmadan istediğiniz her şeyi hayal edebilirsiniz), tamamen maddi olmayan doğaya sahiptirler ve maddi durumların sahip olduğu yoğunluğa yakın bile değildirler. Bu bağlamda bize bu prensibi basit bir şekilde gösteren evrensel bir kanun da vardır; ritim ve titreşim prensibi.

Ritim ve titreşim ilkesi basitçe, var olan her şeyin neden sürekli hareket halinde olduğunu ve her şeyden önce neden yalnızca sabit/katı hallerin olmadığını açıklar..!!

Bu prensip (tamamen titreşim yönü ile ilgili olarak), var olan her şeyin yalnızca titreşimlerden oluştuğunu, her şeyin sürekli hareket halinde olduğunu ve tamamen katı hallerin olmadığını belirtir. Nihayetinde kendi kökenlerimiz hakkındaki bu bilgi dünyada devrim yaratacak. Onlarca yıldır, insanlığı enerjik olarak yoğun bir çılgınlık içinde tutmaya devam etmek için bu bilgi kasıtlı olarak bastırıldı. Ufkumuzun ötesine bakıp yeniden kendi zihnimizle özdeşleşmeye başlamamız amaçlanmamıştır. Bu, güçlülerin (bankalar, mali seçkinler, güçlü zengin aileler, endüstriler, politikacılar) üzerimizdeki kontrollerini bu şekilde kaybederler ve artık kendi egoist zihnimizin gelişimini, maddi odaklı bir dünya görüşünün gelişimini destekleyemezler ve er ya da geç Düşük frekanslarını kullanmaları. Sonuçta dezenformasyona, yalanlara ve yarı gerçeklere dayanan sistemi terk edin. Bunu akılda tutarak sağlıklı kalın, mutlu kalın ve uyum içinde bir hayat yaşayın.

Leave a Comment