≡ Menü

Herkesin hayatta belirli hedefleri vardır. Kural olarak, ana hedeflerden biri tamamen mutlu olmak ya da mutlu bir yaşam sürdürmektir. Kendi ruhsal sorunlarımızdan dolayı bu projeyi gerçekleştirmek bizim için zor olsa da, hemen hemen her insan mutluluk için, uyum için, iç huzur için, sevgi için, neşe için çabalıyor. Ancak bunun için çabalayan sadece biz insanlar değiliz. Hayvanlar da sonuçta uyumlu koşullar ve denge için çabalarlar. Elbette hayvanlar çok daha fazla içgüdüleriyle hareket ederler, örneğin bir aslan avlanır ve diğer hayvanları öldürür, ancak bir aslan bunu kendi hayatını + sürüsünü sağlam tutmak için de yapar. Bu prensip doğada da aynı şekilde gözlemlenebilir.

Denge arayışı

GlückGüneş ışığı, su, karbondioksit (diğer maddeler de büyüme için çok önemlidir) ve karmaşık maddi süreçler sayesinde bitki dünyası gelişir ve çiçek açıp bozulmadan kalabilmek için yaşamak için elinden gelen her şeyi yapar. Tam olarak aynı şekilde, atomlar da denge için, enerji açısından kararlı durumlar için çabalarlar ve bu, tamamen elektronlarla dolu olan atomik bir dış kabuk aracılığıyla gerçekleşir. Dış kabukları tamamen elektronlarla dolu olmayan atomlar, pozitif çekirdeğin tetiklediği çekim kuvvetleri nedeniyle dış kabukları tamamen dolana kadar diğer atomlardan elektron alırlar.Elektronlar, sondan bir önceki kabuğu tamamen dolu olan atomlar tarafından serbest bırakılır ve bu durum sondan bir önceki, tamamen dolu kabuk, en dıştaki Kabuk. Gördüğünüz gibi denge ve uyum çabası her yerde mevcut. Ama eğer durum buysa, neden sadece çok az insan mutlu? Günümüz dünyasında durum neden çoğu insan için bu kadar kötü, neden sadece çok az insan kalıcı bir memnuniyet ve mutluluk duygusu hissediyor? Biz insanlar var olduğumuzdan beri tamamen mutlu bir yaşam sürmeye çabaladık, ama neden sonunda kendi yarattığımız zihinsel sorunları kendimize yükleniyoruz? Neden kendi mutluluğumuzun önünde duruyoruz? Tabi bu noktada şunu da belirtmek gerekir ki, insanlık binlerce yıldır sözde incelikli bir savaşın, ruhumuzun, iyi kalpli yanımızın zulmüne dair bir savaşın içindedir. Şu anda kıyamet yıllarıyla doruğa ulaşan bu savaşta (kıyamet = açığa çıkma, açığa çıkma – dünyamız hakkındaki perdenin açılması/gerçeği), paralel olarak kendi egoistliğimizin gelişimi için çok fazla alanın yaratıldığı bir dünya yaratıldı. zihin.

Kendi bencil zihnimiz yüzünden çoğu zaman mantıksız davranırız ve kendi titreşim frekansımızı düşürürüz..!!

Ego zihni olarak adlandırılan zihin, olumsuz düşünceler yaratarak/harekete geçirerek kendi bilinç durumumuzu bulanıklaştırır, titreşim frekansını düşük tutar. Bu bağlamdaki herhangi bir olumsuz eylem, kendi egoist zihnimizden kaynaklanır. Acı çektiğimiz ve dolayısıyla yaratılıştan, ilahi zeminden, her şeyi kapsayan sevgiden ayrı hissettiğimiz durumlar, kendi yarattığımız yanılsamalardır.

Her şey birdir ve bir de hepsidir. Hepimiz tüm varoluşa manevi düzeyde bağlıyız..!!

Ayrılık sadece zihnimizde hüküm sürer ama kendi içinde ayrılık yoktur çünkü her şey birbirine bağlıdır. Zihinsel ve maddi olmayan düzeyde her şey ağ bağlantılıdır. İşte tam da bu şekilde biz insanlar her an yeniden mutlu olabiliriz. Kendi düşünce kalıplarımızı değiştirebilir, mutluluğun önünde duran eski inançlarımızı gözden geçirebiliriz. Bunun dışında kendi zihinsel yeteneklerimiz sayesinde fikirlerimize göre bir hayat yaratabiliriz.

Kusursuz mutluluk – dileksizce mutlu mu?

altın ÇağKendi isteklerimiz de mutlulukla ya da mutlu bir bilinç durumunun gerçekleşmesiyle yakından bağlantılıdır. Herkesin bu bağlamda belli istekleri ve hayalleri vardır. Ancak bizi mevcut hayattan alıkoyan hayaller var, hayata geçirilmesi için aktif olarak çalışmadan, bir ömür boyunca zihinsel olarak peşinde koştuğumuz hayaller var. Örneğin bu konuda son derece fazla isteği olan bir kişi, bir dileğinin gerçekleşmesine çok az yer açar. Az sayıda arzusu olan bir kişi, birden fazla arzunun gerçekleşmesi için alan yaratır, zihninin gelişimi için alan yaratır. Çok fazla arzu bizi şimdiki yaşamdan/gelişmekten alıkoyuyor. Bir dileği gerçekleştirmek için (tüm odağı ona vererek) aktif ve keyifle çalışmak ya da genel olarak anın tadını çıkarmak yerine, kişi çeşitli hayallere kapılır ve dolayısıyla şimdiki anın potansiyelini kullanamaz. Mutlu yaşama potansiyeli (mutluluğa giden yol yoktur, yol mutlu olmaktır) her insanda uykudadır ve her an, şu anda yeniden kullanılabilir. Belki siz de bu şansı, herhangi bir dilek olmadan, yani artık hiçbir dilek sahibi olmamakla yeniden mutlu olmayı mümkün kılarak kullanabilirsiniz. Buna gelince, Youtuber Time4Evolution bu konuyla ilgili çok ilginç bir video hazırladı. Videosunda tam olarak nasıl mutlu olunacağını ve makul bir şekilde anlatıyor. Videonun başlığı: "Mutluluk nedir? – Ve bu gezegendeki en mutlu insan nasıl olunur!” ve kesinlikle izlenmeli!

Leave a Comment