≡ Menü

Biz insanlar sıklıkla, her canlının kendisini içinde bulduğu genel bir gerçekliğin, her şeyi kapsayan bir gerçekliğin olduğunu varsayarız. Bu nedenle birçok şeyi genelleme eğilimindeyiz ve kendi kişisel gerçeğimizi evrensel bir gerçekmiş gibi sunmaya çalışıyoruz. Bunu çok iyi biliyoruz. Biriyle belli bir konuyu tartışıyorsunuz ve kendi görüşünüzün gerçeğe ya da gerçeğe karşılık geldiğini iddia ediyorsunuz. Ancak sonuçta hiçbir şeyi bu anlamda genelleştiremezsiniz veya kendi fikirlerinizi görünüşte kapsayıcı bir gerçekliğin gerçek bir parçası olarak temsil edemezsiniz. Bunu yapmayı istesek bile bu bir yanılgıdır, çünkü her insan kendi gerçekliğinin, kendi yaşamının ve her şeyden önce kendi iç gerçeğinin yaratıcısıdır.

Biz kendi gerçekliğimizin yaratıcılarıyız

Kendi gerçekliğimizin yaratıcısıTemelde genel bir gerçeklik yok gibi görünüyor, çünkü her insan kendi gerçekliğinin yaratıcısı gibidir. Hepimiz bilincimize dayanarak ve ondan doğan düşüncelerin yardımıyla kendi gerçekliğimizi, kendi yaşamımızı yaratırız. Hayatınızda yaşadığınız her şey, yarattığınız her şey, yaptığınız her eylem ancak zihinsel temelinize göre deneyimlenebilir/gerçekleştirilebilir. Bu nedenle yaşamın tamamı yalnızca kişinin kendi zihinsel spektrumunun bir ürünüdür; her zaman böyle olmuştur ve her zaman da böyle olacaktır. Yaratıcılık potansiyeli ya da bilincin yaratıcı yeteneği nedeniyle aynı zamanda varoluştaki en yüksek otoriteyi de temsil eder. Düşünceler olmadan hiçbir şey yaratılamaz; kişinin kendi gerçekliğini değiştirmesi ancak kendi düşünceleri sayesinde mümkündür. Gelecek yaşamınızda ne yaparsanız yapın, hangi eylemi gerçekleştirirseniz gerçekleştirin, bu ancak düşünceleriniz sayesinde mümkün olacaktır. Arkadaşlarınızla yalnızca zihinsel hayal gücünüz sayesinde tanışırsınız, bu da onun hakkında düşünmenizi sağlar, bu da karşılık gelen senaryoyu hayal etmenizi sağlar, bu da daha sonra maddi düzeyde karşılık gelen eylemi gerçekleştirmenizi sağlar. Daha önce hayal ettiğiniz bir eylemi gerçekleştirerek düşüncenizi maddi varoluş düzleminde tezahür ettirirsiniz.

Düşünce varoluşumuzun temel temelini temsil eder..!!

Bu bağlamda düşünce veya zihinsel enerji, daha doğrusu bilinç ve bunun sonucunda ortaya çıkan düşünce süreçleri, varlığımızın sonsuz gibi görünen genişliklerindeki kökenini temsil eder. Çoklu Evren bilincin/düşüncelerin üzerinde durabilecek hiçbir güç/güç yoktur. Düşünce her zaman önce gelirdi. Bu nedenle ruh maddeye hakimdir, maddeye hakim değildir. Ruh, bilinç + bilinçaltının karmaşık etkileşimini temsil eder ve kendi gerçekliğimiz bu büyüleyici etkileşimden ortaya çıkar.

Hepimiz insan deneyimi yaşayan ruhsal varlıklarız..!!

Aynı şekilde siz de beden değil, kendi bedeninize hükmeden ruhsunuz. Siz bu enkarnasyonda ruhsal bir deneyim kazanan, etten ve kandan oluşan insan bedeni değilsiniz; aksine, bedeninizin yardımıyla dualiter/maddi bir dünyayı deneyimleyen ruhsal/ruhsal bir varlıksınız. Bu nedenle her insan yalnızca kendi bilinç durumunun bir ifadesidir. Bu yön aynı zamanda tüm yaşamın nihayetinde kendi bilincimizin zihinsel bir yansıması olduğunu ve bu bilincin yardımıyla kendi gerçekliğimizi şekillendirdiğimizi ve kendi zihinsel projeksiyonumuzun bakış açısını değiştirebileceğimizi bir kez daha açıklığa kavuşturur. Bu yön aynı zamanda biz insanları çok güçlü varlıklar yapar, çünkü kendi koşullarımızın yaratıcısı olduğumuzun farkına varabiliriz, mesela bir köpeğin bunu yapamayacağını. Elbette köpek de kendi koşullarının yaratıcısıdır ama bunun farkına varamaz.

İçsel gerçeğiniz gerçekliğinizin ayrılmaz bir parçasıdır!!

Biz insanlar kendi gerçekliğimizin yaratıcısı olduğumuza göre, aynı zamanda kendi içsel gerçeğimizin de yaratıcısıyız. Sonuçta bu anlamda genel bir doğru yoktur; tam tersine, her insan neyi doğru olarak kabul edip etmediğini kendisi belirler. Ancak bu içsel gerçek yalnızca kendiniz için geçerlidir, diğer insanlar için geçerli değildir. Eğer kendi gerçekliğimin yaratıcısı olduğuma ikna olmuşsam, bunu kişisel olarak kendi gerçekliğimdeki gerçek olarak kabul etmişsem, o zaman bu sadece benim için geçerlidir. Eğer kendi kendinize bunun saçmalık olduğunu ve öyle olmadığını düşünüyorsanız, o zaman bu görüş, bu inanç, bu içsel inanç sizin gerçekliğinize karşılık gelir ve o zaman içsel gerçeğinizin bir parçası olur.

Leave a Comment